Rıfat
- Özgür Anıl YILDIZ
- 29 Oca 2017
- 2 dakikada okunur

Cemil, Hakkı, Mustafa ve ben aynı mahallede büyümüş dört kişiydik, artık eskisi kadar sık görüşemesek de her ayın son Cuma gecesi aynı yerde toplanır, aynı masaya oturur, rakı ya da şarap tüketirdik. Bu sayede mekanın işletmecisi olan Rıfat abiyle de güzel bir dostluk bağı kurmuştuk. Rıfat abi masayı ayırır, mezelerimizi de biz gitmeden hazır ederdi. Garip bir adamdı Rıfat abi, kendisi hakkında konuşmaktan çekinirdi. Zaman zaman töre yüzünden kız kardeşini öldürdüğü söylenirdi ama kimse böyle bir şeyi Rıfat abiye konduramazdı çünkü garip olduğu kadar iyi de bir adamdı Rıfat abi. Mahalle dostum Cemil siyasi suçluydu, hayatı karakollarda ve meydanlarda geçmişti. Cemil iyi bir Adıyamanlıydı. Tabakasından çıkardığı has Adıyaman tütününü Arap kağıdına sarararak gece boyunca baca gibi tüterdi Cemil. Sararmış bıyıklarının altından bizim toprakların tütünü de bir başka derdi. Aramızda tek şarap içen de Cemil'di, rakı çok nazlı gelirdi Cemil’e, düz adamdı Cemil. Şarabını su bardağından içer, yanında da sadece turşu tüketirdi. Seneler önce bir kıza vurulmuştu Cemil, fakat Cemilin devrimci oluşundan dolayı aile istemedi Cemil'i, o gün bugündür de başka birini sevmedi sevemedi Cemil. Hakkı bu dörtlü arasında en korkulan kişiydi, zaman zaman biz bile korkardık Hakkı’dan. Yıllarca baba yadigarı kamyonuyla uzun yol şoförlüğü yapmıştı. En son frenleri boşalan kamyonla yuvarlanınca bu işleri bıraktı, kazadan sonra da toparlanamadı Hakkı. Sigara yerine esrar tüketmesiyle tanınırdı. Gittiği her yerde bir ağırlığı vardı Hakkı'nın. Kendine has heybeti, siyah deri ceketi ve kırmızı mercan taşı tespihiyle bir bütündü ama dur durak bilen biriside değildi. Son buluşmamızda arka masalarda yer alan birisinin Rıfat abiye “babalık” demesi üzerine adamın kafasında şişeyi parçalamıştı Hakkı. Hayatında çok fazla kadın oldu fakat hiç birini sevmedi Hakkı, hovardalık etmeyi fazlaca sever, kenar mahalle pavyonlarının aranan adamıydı. Mustafa aramızda yer alan en mülayim kişiydi. Mustafa da hayatına bizimle heyecan katıyordu. Yani biz kendi aramızda bu sonuca varmıştık. Güzel bir eşi iki tane de kız çocuğu vardı Mustafa'nın. Liseden sonra bir eczanede çıraklık-kalfalık derken çalışmaya başlamıştı Mustafa. Nereden bilsin evleneceği kişinin eczane müşterisi olacağını, hayatının dönüm noktası eczane oldu Mustafa'nın. Yıllarını eczanede geçirdiği için duyduğu tıp terimlerini bize anlatmaktan çekinmezdi. Kendisini doktor zannettiği için de kendisine gereksiz bir sorumluluk yüklemişti. O nedenle aramızda en az içkiyi Mustafa tüketirdi, genelde de saki olurdu Mustafa. Buz bitti Mustafa, su söyle Mustafa derken gecenin sonunu getirirdi Mustafa. Dördümüz son kez Rıfat abinin cenazesinde bir araya gelmiştik. Cemil sardığı tütünleri yine peşi sıra tüketiyordu. Hakkı ilk kez deri ceketini çıkarmış ve güzel bir takım giymişti, elindeki tespihi hızlıca sallıyordu Hakkı. Mustafa ise gözleri dolu dolu etrafa bakınıyordu. Rıfat abinin vefatından sonra bir daha oraya gitmedik, dolayısıyla buluşmalarımız da tıpkı mahallemiz gibi tarihe karıştı. Aradan geçen 5 yılın sonunda Hakkı'nın cezaevine girdiğini, Cemilin ise Adıyaman'a dönüp köyüne yerleştiğini öğrendim. Mustafa’dan henüz bir haber alabilmiş değilim.
Comments