top of page

Öteki-Dostoyevski

  • Özgür Anıl YILDIZ
  • 21 Şub 2017
  • 2 dakikada okunur

Hayatın akışı içerisinde karşımıza birçok şey çıksa da bazılarının farkına dahi varmadan hayatımıza devam ediyor, bazılarına ise sıkı sıkı sarılıyoruz. Bu kitapla tanışma hikâyem de sıkı sıkı sarıldığım bir İtalya yolcusunun kapağına not yazarak kitabı hediye olarak bırakmasına dayanır. İkiz, Öteki ya da Öteki Ben. Türkiye'de Öteki ismiyle tanınıyor olsa da farklı yayınevlerinden bu isimlerle de karşınıza çıkması mümkün. Ben, Türkiye İş Bankası Yayınları Tansu Akgün çevirisiyle okudum. Dostoyevski kitapta 9. dereceden memur Golyadkin’in yaşadığı psikolojik çöküntüyü ve korkuları anlatıyor. Kişilik bölünmesi sonucu ortaya çıkan ürkütücü bir kayboluş hikâyesi diyebilirim. Psikolojik ve karakteristik analizler tüm detayına kadar anlatılmış ve Dostoyevski’nin karakter tasvirleriyle birlikte Bay Golyadkin’i çok iyi gözlemleme şansı buluyorsunuz. Bay Golyadkin belli değerleri benimsemiş, takıntılı, alıngan ve toplum tarafından dışlanmaktan korkan bir adam. Süregelen bir takım olayların ardından 2.Bay Golyadkin’in karşısına çıkmasıyla da kahramanımız Bay Golyadkin’in ne tür bir travma geçireceğini tahmin edersiniz. Düşünsenize bir gün yürüyorsunuz ve karşınızda sizinle aynı isme sahip ve size tıpta tıp benzeyen birisi çıkıyor, çok korkunç değil mi? Bence de. Sosyolojik açıdan da Bay Golyadkin’e şöyle bir bakarsak, kendisi devlet memuru olduğu için devleti ve yöneticilerini hayatının merkezine koyuyor. “Ben koskoca devlet memuruyum” diyor Bay Golyadkin. Kendisi yöneticilerini babası olarak görecek kadar da hastalıklı bir beyin aynı zamanda. Her ne kadar Bay Golyadkin kendisini dürüst ve hoşgörü sahibi bir “beyefendi” olarak tanımlasa da durumun pek öyle olmadığının farkına varmak zor değil. Çünkü uşaklarıyla olan ilişkisi pek de hoşgörü sınırları dâhilinde ilerlemiyor. Dönemin evlilik algısı kitabın sonlarına doğru karşımıza çıkıyor ve evlilik kavramının yalnızca erkeğin memnuniyetinden ibaret olduğunu söyleyebiliriz. Konu hakkında şöyle diyor Bay Golyadkin: "Günümüzde hanım efendi evin reisi erkektir ve aile terbiyesi almış iyi bir eş kocasını memnun etmek için her şeyi yapmalıdır. Ama günümüz sanayi çağında romantik duygular pek hoş karşılanmıyor hanım efendi; Jean-Jacques Rousseau’nun zamanı geçti". Yemek yap hanım, onu yap hanım, bunu yap hanım modu anlayacağınız. Sevgiymiş, aşkmış böyle kavramlar söz konusu değil yani. Hatta saygı bile yok denebilir. Kitap genel olarak kahramanımız Bay Golyadkin ile Bay Golyadkin’in tabiriyle aşağılık, ikiyüzlü, hain ve beş para etmez 2.Bay Golyadkin arasındaki kişilik bölünmesini anlatıyor. Zaman zaman anlamakta güçlük çeksem de genel anlamda akıcı bir kitap. Tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.


Comentários


© 2023 by The Artifact. Proudly created with Wix.com

bottom of page