Yeraltından Notlar
- Berkem Koşma
- 27 Şub 2017
- 2 dakikada okunur

İtiraf edeyim Dünya Klasikleri’ne önyargım vardı. Anlatımlarının ağır olduğunu ve işledikleri konuların ilgimi çekmeyeceğini düşündüğüm için bu zamana kadar hep kaçmıştım klasiklerden. Fakat bunun ne kadar yanlış bir hareket olduğunu Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar kitabını okuduğumda fark ettim. Dostoyevski’den de kaçtım bu zamana kadar aynı sebeplerden ötürü. Bu zamana kadar ne Suç ve Ceza’yı ne de Karamazov Kardeşler’i okudum. Benim için bir ilk olma özelliği gösteriyor yani “Yeraltından Notlar”.
Kitap 1864 yılında Petersburg’da basılmış. Ayrıca kitap Albert Camus dahil olmak üzere birçok Batılı düşünürü varoluşçu anlamda etkilemiş bir eser. Bu sebeple de felsefe türünün de bir örneği olma özelliği taşıyor. Kitabı kısa öykü olarak kabul görse de içeriği oldukça zengin aslında. Toplam iki bölümden oluşan Yeraltından Notlar’ın ilk bölümü kitabın isimsiz kahramanın düşüncelerini içeriyor. İkinci bölümde ise yine aynı karakterin başından geçen olayları kendi ağzından anlatımına şahit oluyoruz.
Kitabın ana karakterinin belirli bir adı yok. Kitap boyunca ana karakterini kitabın başında kendine yakıştırdığı sıfatla biliyoruz. Hasta bir adam... Kitabın belirli bir isminin olmaması, kitabı okurken karaktere daha kolay adapte olmayı daha da kolaylaştırıyor bana göre. Kendinizi karakterin yerine daha kolay koyuyorsunuz. İtiraf edeyim kitabın ilk bölümlerini okurken biraz rahatsız oldum. Bunun sebebi kitabın bazı gerçekleri yüze vurması. Kitabı okurken zaman zaman kendimi gördüm kitabın içerisinde. Yazarın bu kitabı yazma amaçlarından biri de kitabın ana karakteri gibi insanların var olduğunu göstermek diye düşünüyorum. Her ne kadar kitabın ilk bölümünden biraz rahatsız da olsam da ilerledikçe bu rahatsızlıktan kurtulup okumaya devam ettim kitabı. Kitabın ikinci bölümü ise daha akıcı ve daha sürükleyici özellik taşıyor. Nitekim bu bölümde de zaman zaman kendinizi görmeniz mümkün.
Kitabın “Yeraltından Notlar” olmasının sebebi de ana karakterimizin kendisiyle alakalı düşünceleri sebebiyle kendisini “Yeraltı”nda hissetmesi. Ana karakterimiz kendi deyimiyle “Yeraltı”ndan anlatıyor kendisini. Hayatın getirdiği bunalıma yenik düşmüş bu hasta kahramanımızın kendiyle alakalı düşündüklerini ve başından geçen olayları okurken insan kendi hayatını düşünmeden edemiyor. Şahsen ben okurken “Acaba ben de mi yeraltındayım?” diye düşündüm bazı sayfalarda.
Kendinize itiraf edemediğiniz bazı gerçekleri size gösteren bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca daha yeni yeni Dünya Klasikleri’ne başlamış biri olarak tavsiyelerinize açığım. İyi okumalar.
Bình luận