Leyla ile Mecnun (2011)
- Berkem Koşma
- 9 Mar 2017
- 2 dakikada okunur

Spontane bir şekilde Leyla ile Mecnun’a başladım geçen gün. 2011 senesinde başlayan ve 2013’te“zorunlu” final yapan dizinin bu zamana kadar bir bölümünü bile izlememiştim. Çevremde izleyip, beğenen pek çok kişi vardı fakat nedense hiç başlamamıştım diziye. 2013 yılında başlayan ve Leyla ile Mecnun’daki ana oyuncu kadrosunu ve yönetmenini içinde barındıran “Ben de Özledim”e başlamıştım ama o da yarıda kaldı. Zaten üç ay gibi bir süre sonra da final yapmış dizi. Neyse “Leyla ile Mecnun”u izlemenin kısmeti de bugüneymiş.
Baştan söyleyeyim daha on yedinci bölümdeyim. İlk sezon yani. Dizi toplam üç sezon. Daha yolun başındayım anlayacağınız. Fakat on yedi bölümdür inanılmaz eğleniyorum izlerken. Öyle ki bir günde 6 bölüm izlemişliğim bile var. Bir gram sıkmıyor. Senarist Burak Aksak’ı tebrik etmek gerek bu konuda. Sadece senarist değil aslında tüm oyuncu ekibine ve yönetmen Onur Ünlü’ye de teşekkür etmek gerek.
Dizinin türü yeri geldiğinde dram, yeri geldiğinde macera ve çoğunlukla komedi. Komedi unsuru da absürtlüklerle sağlanıyor. Yani bir anda dizinin karakterlerini klonlanmış bir şekilde ya da birden geleceğe gitmiş görebiliyoruz . Bunlardan başka çeşitli absürtlükler de var dizide. Bu yönüyle dizi genel Türk dizilerinden farklı olarak alışıla gelmemiş olayları barındırıyor içerisinde. On yedi bölümdür izliyorum ve şu ana kadar bu dizinin Amerikan yetişkin çizgi dizilerine benzediğini fark ettim. E kabul edelim ki bu tarz yapımlar ülkemizde yok. Ya da yeni yeni yapılmaya çalışılıyor diyelim. Bu özelliği ile de genel Türk izleyicisine fazla hitap etmeyeceğini düşünüyordum ilk yayınlandığı sıralarda. Ama dizi o kadar fenomen oldu ki çoğunlukla genç olan izleyici kitlesi dışında belli bir yaş üzeri izleyiciler de diziyi oldukça sevdi. Türk insanının buna ihtiyacı varmış resmen.
Dizide en sevdiğim şeylerden biri de yapılan göndermeler. Ülke gündemine, çeşitli yerli, yabancı dizi ve filmlere hatta reklamlara bile göndermeler var. Şu ana kadar Geleceğe Dönüş, Tatar Ramazan, Matrix, Sherlock Holmes, Titanik, GTA gibi pek çok yapımlara olan göndermeleri yakaladım ve eminim ki yakalayamadığım pek çok gönderme mevcut dizide. Eminim ki ileriki bölümlerde de olacak bu göndermeler. Benim ilgimi çeken ise bu göndermeleri sınırlandırmamaları. Yapılan göndermelerin belli bir kategorisi yok. Dizi içerisinde çeşitli dizi, filmlerden ayrı olarak oyunlara, reklamlara, videolara ve hatta Türkiye’de kalıplaşmış karakterlere bile göndermeler var. Ayrıca cameo da var dizide. Şu zamana kadar “Behzat Ç.” cameosuna denk geldim bakalım ileride görebilecek miyiz daha.
Fakat her güzel şeyin sonu vardır derler ya. Yapım önce bazı skandallarla anıldı ve bazı oyuncular ayrıldı diziden. Yeni oyuncular diziye dahil oldu. Daha oralara gelmedim ama umarım gelen yeni karakterler de sırıtmamıştır dizide. Ha bir de üstte dediğim gibi dizi “zorunlu” final yaptı. Ani gelen bu final hayranları bayağı bir üzdü tabi. Ya şimdi düşündüm de paragrafın başında kullandığım atasözü bu dizi için pek uymadı. Daha çok “Meyveli ağacı taşlarlar” sözünü getirdi benim aklıma bu durum. Siz ne dersiniz?
Diziden sonra oyunculardan Ali Atay, Serkan Keskin, Osman Sonant ve dizinin yönetmeni Onur Ünlü, gitarist Fırat İkisivri ile beraber “Leyla The Band”i kurdu ve çeşitli şehirlerde konser verdiler. Ne yazık ki canlı olarak dinleyemeden ben, grup dağıldı. “Ben de Özledim” dizisini izleyenler dizinin yayınlan(a)mayan finalini bilirler. İzlemeyenler de biliyor aslında internetten. Sonu bilinse bile izlenesi bir yapım olduğunu düşünüyorum. Bu sefer dizi introsundan farklı olarak Leyla The Band grubunun “Yokluğunda” şarkısına çektiği klibi koyuyorum yazının altına. Haydi sağlıcakla.
Comments