top of page

8 Mile (2002)

  • Berkem Koşma
  • 30 Mar 2017
  • 3 dakikada okunur


Hangi tarz müzik dinlersiniz? Tek bir tarza sadık mı kalırsınız yoksa müzik yelpazeniz geniş midir? Bana sorarsanız ben kulağıma güzel gelen her şarkıyı dinlerim. Metal müzikten tutun da arabeske kadar. Fakat rap müziğin yeri bende daha farklıdır. Özellikle “Old school rap” tarzına dahil olan şarkılar her zaman önceliklidir benim için. Tupac, N.W.A, Snoop, Outkast, Busta, Eminem ve daha niceleri... Bu sanatçıların imza attığı parçalar bana oldukça yakın gelmiştir.


Son üç gündür daha önce izlemediğim filmleri izliyor ve siteye izlediğim filmlerle ilgili birkaç bir şey yazıyorum. Açıkçası bu oldukça hoşuma gidiyor. Hem film izlemek hem de izlediğim filmlerle ilgili yorumlarımı yazmak oldukça keyif veriyor. Yazının girişinden anlayan olmuştur bugünkü yazım “8 Mile” hakkında. Şunu itiraf etmeliyim ki girişte o kadar “Old school rap” sevdiğimi söyledim ama filmi ilk defa izledim. Evet maalesef. Tamam vurmayın. :/


Filmin başrolünde benim de çok başarılı bulduğum Eminem mahlaslı Marshall Mathers var. Rap dinleyen veya dinlemeyen herkes biliyordur Eminem’i. Mathers haricinde ise Kim Basinger, Michael Shannon, Anthony Mackie ve Brittany Murphy gibi oyuncuları da görmek mümkün filmde. Yönetmen koltuğunda ise Oscarlı Curtis Hanson var. Ayrıca filmde bazı rapçileri görmek de mümkün. The Proof ve Xzibit örneğin. Filmin türü genel olarak drama. 1995 yapımı olan film, “En iyi Orjinal Şarkı” dalında akademi ödülüne de sahip. Ödül alan “Lose Yourself” şarkısı ise tahmin edileceği üzere Eminem’e ait. Filmin konusu Detroit’te yaşayan ve siyahların tarzı olarak kabul gören “hip-hop” müzikte saygınlık görmeyi amaçlayan beyaz rapçi Jimmy "B-Rabbit" Smith Jr.'ın dram dolu hayatı olarak söylenebilir. Rabbit hip-hop müziğinde saygınlık kazanmaya çalışırken bir yandan da sorunlu aile yaşantısıyla boğuşmakta.


Bilindiği üzere rap müziğe karşı beslenen önyargılar var. Çoğu kesim rap ve hip-hop türünün boş olduğunu söylemekte hatta bazıları müzikten bile saymamakta rap müziği. Fakat ben bu müzik türünü olağanüstü sanatlar kategorisine koymayı daha doğru buluyorum. Bunun sebebi de bana göre icra edilmesinin zor olması. Biraz yetenek ve geniş bir altyapı gerektiriyor. Kelime dağarcığının oldukça geniş olması gerek.Üstelik kafiyeler de bayağı ön planda bu müzik türünde. Kelimeleri anlamlı ve birbiriyle uyumlu şekilde bir araya getirip cümleler kurmak da epey zor iş bana kalırsa. Üstelik arka planda çalan “beat”lerin de yazılan sözlerle uyumlu olması gerekiyor kulağa estetik gelebilmesi için. Kısacası bayağı zor ve uğraştırıcı. RESPECT !

Filmde de görüleceği üzere rap müzik kültüründe “battle” diye bir terim var. Rap yapan kişiler karşılıklı olarak birbirleriyle atışıyorlar kelimeler ve cümleleri kullanarak. Âşık atışması gibi ama biraz daha farklı. Üstelik bunu hızlı bir şekilde ve “freestyle” olarak yani doğaçlama şeklinde yapıyorlar. Bu da bence ayrı bir saygıyı hak ediyor. Düşünsenize sahnedesiniz. Sizi izleyen ve ağzınızdan çıkacak her kelimeyi duymayı bekleyen bir kalabalık, karşınızda ise sözleriyle sizi dumura uğratmayı bekleyen bir başka insan. Siz ise aklınızdaki kelimeleri kafiyeli ve anlamlı olacak şekilde doğaçlayarak hem de arkada çalan müziğe uyumlu hale getirmek ve cümlelerinizle karşınızdaki kişiyi alt etmek zorundasınız. Zeka isteyen bir iş bana kalırsa. Üstelik sınırlı süreniz var. 45 saniye ya da 1 dakika hem de. Bu kadar kısa sürede karşınızdaki insanı kelimelerinizle dövmek zorundasınız. Hem de doğaçlayarak.


Genelde rap müziğe karşı önyargılar, rapin içerdiği konular veya dilinin argo ve küfürlü olmasından kaynaklı. Rap müziğin kadınlar ve paradan ibaret olduğu düşünülüyor genel bir yargı olarak. Fakat filmde de görüyoruz ki rap müzik söyleyen kişinin hayattaki eleştirilerini yansıtıyor. Rabbit’in yaşadığı zorlukları ve bu duruma tepkisini kullandığı kelimelerde görebiliyoruz. İçinde yaşadığı zorlukları bir sanat dalı olan müzikle yansıtıyor. Yani sanıldığı kadar basit ve yüzeysel değil. Diğer bir önyargı konusu ise rap müziğin şiddet içerdiği düşünülmesi. Filmin geçtiği dönem ve mekanlar “ghetto” dediğimiz tarzda. Bilindiği üzere çevre insanların davranışlarını etkileyen en önemli faktörlerden biri. Rap müziğin de bir eleştiri olduğunu düşünürsek rapin eleştirdiği konular arasında yaşanılan çevre de nasibini alıyor. Fakat rapin beslendiği yegane şeyin şiddet olduğu yargısı doğru bir yargı değil. Sözlerde şiddetin geçmesi illa ki şiddetin eyleme döküleceği anlamına gelmez.


Eminim ki rap dinleyenler çok önceden izlemişlerdir bu filmi ama izlemeyenler de rap müziği anlamak amacıyla mutlaka izlemeliler. Ben rap müziğe şans verilmesi taraftarıyım ve bir an olsun önyargıları bir kenara koyup Eminem’in de dediği gibi “Lose yourself in the music” yani kendinizi müziğin içerisinde kaybetmeniz gerektiğini düşünüyorum. Alttaki videoda Eminem’in çok sevdiğim şarkılarından biri olan “Beautiful” parçasını dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. PEACE! I’M OUT !



Komentarze


© 2023 by The Artifact. Proudly created with Wix.com

bottom of page